YERME TAŞLAMA ŞİİRLERİ

CUMHURİYET DÖNEMİ’NİN İDARECİ TABAKAYI ŞİİRLERİYLE ELEŞTİRİP TAŞLAYAN İLK ŞAİR

 
Habib KARAASLAN hakkında araştırmamız sırasında internette onun bilinmeyen bir yönünü daha keşfetmiş bulunuyoruz.
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Salahaddin Bekki,  “Geleneksel âşık şiirinde bir tür olan taşlamalar üzerine yaptığı söyleşide merhum Habib KARAASLAN’I İdareci tabakayı hedef alan taşlamacıların ilki" olarak belirtmektedir.
Aşağıdaki adresten bulduğumuz bilgiyi buraya aynen alıyoruz.
 

OZANLAR YÜZYILLARDIR SİSTEMİ TAŞLIYOR

Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Salahaddin Bekki,
“Geleneksel âşık şiirinde bir tür olarak karşımıza çıkan taşlamalar, kurulu düzenin eleştirisinden başka bir şey değildir.”
Yrd. Doç. Dr. Bekki, AA muhabirine yaptığı açıklamada, âşık şiirinde politik yerginin önemli bir yer tuttuğuna işaret etti. ´´Eleştirilerde bozuk, çürümüş düzen, yoksulluk, devlet adamlarının zulmü gibi genel konular dile getirilir´´ diyen Bekki, geleneksel âşık şiirinde yapılan eleştirilerin politik bir mahiyet almasının tekke, göçebe aşiret gibi birimlerin Osmanlı Hükümeti ile çatışmaya girmesiyle başladığına dikkat çekti.
Bekki, Pir Sultan ve Dadaloğlu´nun şiirlerine bu açıdan bakılması gerektiğini, her iki aşığın şiirlerinde de kurulu düzene eleştiri söz konusu olduğunu ifade etti.
İç çatışmaların, savaşların etkileri yaygınlaşıp, Anadolu´nun yoksulluğu büyümeye başlayınca âşıkların, askerlik, yargı organları, vergi, bürokrasi gibi toplum kurumlarına yönelik kınamaları ve taşlamalarının yoğunlaştığını vurgulayan Bekki, şunları kaydetti: ´´19. yüzyılda, Seyrani, Ruhsati, Serdari gibi âşıklar çok ağır eleştiriler söylemeye başlarlar. Hatta Ruhsati bu yüzden hapse bile girer. Cumhuriyetin kurulması sonrasında ise yergi geleneğinde bir duraklamanın, bir kopuşun yaşandığı dönem görülür. Cumhuriyeti kuranlar, iş başına vatanı kurtararak gelmiş olmanın saygınlığı içerisinde, âşıklar tarafından hem övülmüş, hem de alkışlanmışlardır. Her alanda yenilik getirmek isteyen Cumhuriyet, yeni rejmini halk kültürü üzerine kurmaya çalışmıştır. Bu kültürün temsilcileri olarak âşıklar ilk başlarda halkevlerine buyur edilir. Bu dönemde, yeni rejimin halka benimsetilmesi konusunda, âşıklardan yararlanılmıştır. Âşık Veysel, bu dönemde önemli bir isim olarak karşımıza çıkar. Veysel, Cumhuriyet Türkiye’sinin ozan ihtiyacını karşılamış, gerçekleştirilen inkılâpların yurdun en ücra köşesine kadar benimsetilmesinde ve yayılmasında önemli bir isim olmuştur. Veysel, her zaman birlik ve beraberlik türküleri söylemiştir.´´
Cumhuriyetin ilk 20 yılının âşıklarla yeni düzenin barışık olduğu bir dönem olduğuna işaret eden Bekki, şöyle devam etti: “1940´lara gelindiğinde durum değişmeye başladı. Bu dönemde, köyden kente göçün artması ve 2. Dünya Savaşı´nın getirmiş olduğu ekonomik buhran sebebiyle âşıklar arasında, idareci tabakayı hedef alan tek tük yergiler dillendirilmeye başlandı. Bu konuda karşımıza çıkan ilk isim Habib Karaaslan’dır.
 Bu şair, seçim gezilerine çıkarak şiirleriyle ve bizzat Demokrat Parti´ye destek oldu. Şair Ali İzzet Özkan da aynı çizgide şiirler yazıp söyledi. Mahsuni Şerif ise 1963´ten itibaren politik yelpazenin iyice soluna kayıp, şiirlerinde ekonomik gidişatı eleştirdi."
 
Yerme ve taşlama şiirlere ait örnekleri bunun alt sayfalarında okuyabilirsiniz

 
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
BEĞEN PAYLAŞ
 
 
TOPLAM 40586 ziyaretçikişi ZİYARETÇİN VAR
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol